18 Mayıs 2011 Çarşamba

Özgürleştiren Gerçek





Türkiye’deki laik kesimin bir sorunu, muhafazakar kesimle aralarındaki “sınıfsal” çelişkinin bir sonucu olarak, dinden felsefi düzeyde dahi uzak kalması. Bunun doğal bir sonucu da, dini geleneğin içerdiği “nasihat”lardan tümüyle yoksun (ve dolayısıyla da epey kuru ve yüzeysel) bir hayat algısına sahip olması.



Oysa “nasihat istersen ölüm yeter” dersinin sırrına varmak için, illa muhafazakar olmak gerekmiyor. Müslüman olmak dahi gerekmiyor. Bakın, Apple Bilgisayar’ın ünlü CEO’su Steve Jobs, 2005 yılında Stanford Üniversitesi’nde verdiği bir konferansta şöyle demiş:



“Yakında ölmüş olacağımı bilmek, hayattaki büyük kararları verirken bana en çok yardım eden araç oldu. Çünkü başka her şey; tüm dışsal beklentiler, gurur, utanç ve başarısızlık korkuları, tüm bunlar ölüm karşısında yok oluyor ve geriye sadece gerçekten önemli olan şey kalıyor. Öleceğinizi akılda tutmak, kaybedecek bir şeyleriniz olduğunu düşünme tuzağına düşmemek için bildiğim en iyi yoldur. Zaten çıplaksız. Kalbinizin sesini dinlememek için bir sebep yok.”



Bunu ilk okuduğumda aklıma bir soru gelmişti, yine sorayım:



Steve Jobs gibi kreatif dehaların Türkiye’den pek çıkmaması, acaba laiklerin hep sandığı gibi “dini dogmaların” fazla güçlü olmasından değil, aksine insanlara ilham verecek, onları vasatlıktan çekip kurtaracak “dini hakikatlerin” yeterince kavranamayışından olmasın?



NOT I: Söz konusu ilhamı aramak isteyenlere, genç akademisyen Emre Dorman’ın yazdığı harika bir kitabı tavsiye edeyim: “İnsanlar Uyurlar, Ölünce Uyanırlar


MUSTAFA AKYOL-STAR  gazetesindeki 16-05-2011  tarihli  ' Ölümü düşünmenin faydaları' yazısından alıntılanmıştır.